DoğumhanedeDoğumhanede

Doğumhanede

Çocukluğumda doğumun mahiyetini nice merak ettim. Doğum, annelik duygusu gibi kavramlar hakkındaki edebiyatı okumama rağmen merakım hiç tatmin olmadı. “Anneler, babalar çocuklarının mutluluğu ve rahatlığı için neden her türlü fedakarlık yapmaya hazırlar? Niye çocuklarını o kadar sevsinler ki?” diye bir soru geliyordu aklıma hep. Doğum, ölüm gibi tarih öncesinden beri hayatın inkar edilemez bir gerçeği olsa bile insan onu ayne’l-yakîn müşahede etmeden anlayamaz. Herkesin malumudur ki tıp fakültesindeki (daha doğrusu hayattaki) ilkler unutulmaz; vicdana, ruha ve akla kalıcı bir iz bırakır. İşte size hayatımda izlediğim ilk normal doğumu doktor olarak değil, insan ve oğul olarak anlatayım.

“Hayır! Onun doğum esnasında çektiği acılara karşı dile getirdiği bir tek 'ah' kelimesinin hakkını dahi karşılayamadın.” (Hz. Abdullah b. Ömer)

Rotasyon yaptığımız travay servisindeki her doğum olayı bir çığlıkla başlar. Stajyer gözüyle müşahede ettiğimiz doğum sancısı olan kadının ağrısı dayanılmaz olduğu kadar anlatılamazdır da. Doğuran annenin, çocuğunu görür görmez duygularının ansızın kederden ferahlığa, sevince inkılap etmesi ziyadesiyle bana tesir etti. Ağrısına neden olan, karnındayken kanını, sıhhatını bile tüketen bu küçücük mahluka muazzam sevgi ve şefkat duyan anne, bana annelik manasını kavlen değil, fiilen öğretti. O mucizevi anda validemi hatırlayıp dua etmeye başladım. Rabbim annelerimizi cennetle mükafatlandırsın. Annenin, çektiği bütün çilelere ve işkencelere rağmen, evladına karşı duyduğu sevgi sınırsızdır. Muhakkak ki bu annelik fıtratını yaratan, annelerin kalplerine bu sonsuz şefkati koyan Cenab-ı Allah bize annelerimizden, babalarımızdan daha şefkatlidir. O, merhametlilerin en merhametlisidir, her türlü noksandan münezzehtir.

“Yoldan sapanlardan başka kim rabbinin rahmetinden ümidini keser ki?” 1 

Doğum tamamen hayatın muazzam bir inikâsı. İmtihanlar cenin gibi büyüdükçe ağrı, kaygı, yük de artar. Aceleci, meyus insan işte sabretmeyince zanneder ki başına gelen bu bela kalıcı, devamlı. Şeytan’ın vesveselerine kapılınca sanki Allah hiçbir zaman lütfetmemiş gibi – haşa – düşünmeye başlar, Rabb’inin nimetini unutur, nankör olur. Mevla isteyince aniden bela hiç olmamış gibi gider, mahvolur. Sabretmeyip Allah’ın rahmetinden ümidini kesenin ne kadar zalim olduğunu hayal edebilirsin. 
Ne mutlu sabredene!
 

Kaynaklar

1(Hicr: 56)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar