Susamak Susmak O'na (c.c.)
Sesimi duyurmak mı?
İçimdekileri dökmek mi?
Geleceğe bir şeyler mi bırakmak?
Bilmiyorum. Söylenecek, yazılacak, düşünülecek, okuyacak çok şey var. Sessizliğe ihtiyacım var. Sessizliği ciğerlerime çekmeye ihtiyacım var. Bütün dünyadan soyutlanmak istiyorum. Dünya kokusu burnumun direklerini sızlatıyor. Artık vatanıma dönmek istiyorum. Ev sahibi beni iyi ağırlıyor. Ama evdeki bazı olaylar ciğerimi dağlıyor. Bir çocuğun göz yaşı bıçak gibi deler mi yüreği? Elbet deler.
Yaşamak derdi mi, iştiyakı mı? Karar vermek zor. Doğru yolda mıyım, yanlış yolda mı? Sesimi duyan var. Duymaktan öte hep benimle. O'nu seviyorum. O'nun bana bakışını seviyorum. O'nun beni bilişini, O' nun beni görüşünü, O'nun bana merhametini seviyorum. Asla beni yalnız bırakmayışını ve hiçbir zaman da bırakmayacağını seviyorum. Beni O' na bağlayan O'nun bana verdiği nimetler, lütuflar değil sadece. Belki de bunların hiçbiri değil. O'ndan bende bir parça olması ve bu parçanın hakikatinin hiçbir zaman değişmeyecek olması.
Susamak, susmak O'na...
Gözyaşlarımı içime akıtmayı sevmiyorum. Çünkü dünya kanunlarına aykırı bir şekilde içimdeki ateşi söndürmek yerine alevlendiriyor. Oysa ben gözyaşlarımı O'na akıtıyorum. Evvelinde ağlamama izin veriyor, kimi zaman hıçkırıklarımı dinliyor; gecenin en mahrem demlerinde. Ahirinde ise usulca siliyor yanaklarımdan süzülen huzmeleri ve O'na sımsıkı sarılıyorum. Hiç kimse görmeden, bilmeden, duymadan.
Sadece ben ve O.