Ölüm Bir Köprüdür O’na (c.c.)

Bugün adli tıp stajında otopsi (bir cesedi, ölüm sebebini belirlemek veya tıbbi araştırma yapmak amacıyla açıp inceleme) tecrübesi yaşadık. “Ölüm size nasihat olarak yeter.” sözünü iliklerime kadar hissettim. Çeşitli sebepler ile vefat eden dört kişiden üçü gayet gençti, iki tanesinin görüntüsünden saç tıraşının yeni olduğu anlaşılıyordu. Ölüme gideceklerini tahmin ederler miydi, arabaya bindiklerinden bir süre sonra trafik kazası yaşayacaklarını düşünürler miydi?  Kim bilir ne düşünceleri, hayalleri vardı her birinin; fakat ayette şöyle diyordu:
“Ecelleri gelince ne bir saat geri kalabilirler, ne bir saat ileri gidebilirler.”⁽¹⁾ 
“Hiç kimse yarın ne elde edeceğini bilemez, hiç kimse nerede öleceğini bilemez; ama Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.”⁽²⁾
Saatler öncesinde canlı bir şekilde hayatlarını sürdüren insanlar nereden bilebilirlerdi saatler sonra bizim önümüze geleceklerini? Allah, Müslüman olarak yaşayıp Müslüman olarak ölmemizi hayırlı bir şekilde nasip eylesin.
Otopsilerde bulunmak, ölüm hakikati ile bu kadar yakın olmak bir yandan ürkütücü olsa da dünya hayatı adeta bizleri uyuturken gerçeği idrak etmek için insanlara verilmiş hakiki bir vaazı tam bir yakin ile dinleme fırsatı sunuyor.
Efendimiz (sav) şöyle diyor: “Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!”⁽³⁾ 
Ölümü hatırlamak, ölümü görmek, mevt halini tahayyül etmek hakikate daha çok yaklaştırıyor insanı. 
Ölüm bir köprü olsun inşallah Cennet’e ulaştıran bizleri; O’na (c.c), O’nun habibine (sav), halîline, Firdevs-i A’lâ cennetine… 

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber.
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!”
(Necip Fazıl Kısakürek)