Kapıları Tek Tek Kilitlemek Yerine Açsak mı?Kapıları Tek Tek Kilitlemek Yerine Açsak mı?

Kapıları Tek Tek Kilitlemek Yerine Açsak mı?

Derin bir nefes aldı. Kütüphaneden gelmişti. Ruhunun sıkışmışlığı yüzünden okunuyordu. Okumasınlar da denilmiyordu ki. Elinden odasının kapısını kilitleyip saklanmak geldi. Kapının kilidi dönmüştü bir kere. Ana ve babası ise yorulmuş kalplerini, çocuklarının yüzündeki tebessümle yeşertiyorlarken, onları kendisinden mahrum etmeyi nasıl telafi edecekti? Allah’ın rızası ana baba rızasından geçiyorken bu hayatta nasıl huzurlu olacaktı?

Kendi endişe ve dertleri arasında benmerkezcilik çok yormuştu ruhunu. Eve geldiğinde tüm yaşadıklarının bir sebebi ve sonucu olduğunu düşünüp tevekküle sığınsaydı bambaşka bir ruh sirayet edecekti evdeki ailesine. Onlara daha müsamahakar bakarak tebessümle adımlasaydı zamanı, tüm yaşadıklarına sadaka olarak dağıtacaktı tebessümü. O zaman üzerindeki kara bulutları ailesinin üstüne şimşek gibi çaktırmayıp evin huzuru kaçmayacaktı…

Eve geldi. Kapısını kitledi. TUS sınavının sonucu, hayatının geri kalanının nasıl şekilleneceği, sosyal hayatın evhamları ile birleşince içinden çıkılmaz bir girdap olup onu yutmuştu. O sırada bir arkadaşı aradı. Onunla dertleşip dermanını bulmak istemişti. Ta ki “sen gençsin, onların seni anlaması gerek” sözünü söyleyene kadar. Bu söz, yüreğindeki acıyı haklılık zeminine oturtup cisimleştirmişti sanki. Teselliyi onda da bulamadı. Oysaki çoğu derdinde neden sonuç ilişkisini mantıklı kurarak ona yol gösteren arkadaşı da oydu. Demek ki o da kendi çözümünü bulamamıştı. Biraz zaman geçti, diğer bir arkadaşı ile konuştu. Bu sefer ona “Hasbunallahu veni’mel vekil çek, dostum” demişti. Denedi. Aradığı fikri özgürlüğü kimse verememişti mırıldandığı ayetler, dualar kadar. Derdin ve dermanın altyapısının ne kadar farkında olduğuna gönülden inansa da elinin ulaşamayacağı noktalarda kuştan daha aciz olduğunu bir kez daha hatırladı. İradesini kaçmak, saklanmak, unutmaya çabalamaktan çok; hastalığını kabul eden hasta edası ile kür aramakta kullanması mıydı ona rahmet kapısını çaldıran? Belki de ona nimet olmuştu bu dertler…

Kendi hayalinin görüp duyabileceği her şeyin sahibine sığınmak, dayanmak, güvenmek şerefine niyetlenmişti. O’nun gücüne dayandıktan sonra kendi acizliği ona yoldaş olmuştu. İnsanın bu dünyaya gelişi; mutlu olacağı bir meslek, huzurlu bir hayattan ziyade göndereni tanımak, sevmek ve ona kendini sevdirmekken, diğerleri sekonder kazanç olarak lutfediliyordu.

İnsanın manası pek kıymetli hissettirmişti.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar