Modern Dünyanın BunalımıModern Dünyanın Bunalımı

Modern Dünyanın Bunalımı

Kitap: Modern Dünyanın Bunalımı
Yazarı: Rene Guenon

Modern dünya birçok açıdan eleştirilir ama bu eleştiriler hep kısmi olarak kalır. Bu kitap ise modern dünyayı komple karanlık çağ olarak nitelendiriyor.

Kitap 1950’den önce yazıldığı için henüz doğu toplumları modern hayata geçmemişti. Bu sebeple yazar modern dünyayı eleştirirken aslında batı dünyasını eleştiriyor.

Doğu toplumlarını geleneği tamamen bırakmamalarından dolayı üstün olarak görüyor. Bununla beraber modern batı dünyasına örnek olarak doğuyu sunmuyor. Bunun yerine Orta Çağ batı dünyasına geri dönülmesi gerektiğini savunuyor. Rönesans ve Reform hareketlerini batının başına gelmiş en kötü olaylar olarak değerlendiriyor.

Modern dünyanın en başarılı olduğu alan olan bilimde dahi tarihteki en kötü seviyeye düşüldüğünü iddia ediyor. Bilimin madde seviyesine düşmesini ve çok farklı alanlara ayrılmasını seviye düşüklüğü olarak yorumluyor. Tarihte bilimin çok daha yüksek seviyelerde seyrettiğini hatta Yunan felsefesinin bilime hâkim olduğu çağdan itibaren gerileme yaşandığını savunuyor. Rönesans’la birlikte bilimin nedenselliğe ve ölçülebilirliğe kurban edildiği fikrine sahip. Bilimin insanüstü bir şey olduğunu ve insanın anlayabileceği seviyenin üstünden gelmesi gerektiğini savunuyor. Mevcut modern bilimin insanın kontrolünde olmasından dolayı ilkelerden yoksun olduğunu ve her an değişime açık olduğunu belirtiyor. Buradan yola çıkarak modern bilimin aşağılık ve yanıltıcı olduğunu düşünüyor. Bu kadar eksikliğine rağmen hayatımızı değiştiren modern bilimin aslında bilim değil bir endüstri olduğunu savunuyor.

Yazar kökünden karşı çıktığı modern dünyayı farklı başlıklarda tek tek eleştiriyor. Bütün eleştirilerinin temelinde geleneğin kutsallığı yatıyor. İlginç olan yazar bu kitabı yazmadan önce Müslüman olmasına rağmen kitap boyunca görüşlerini hep İncil ile destekliyor. Aynı zamanda batıyı Müslümanlığa değil Orta Çağ Hristiyanlığına davet ediyor. Yazar için öncelikli olan geleneğe bağlılık gibi duruyor.

Yazar yaşadığı dönemde bu görüşleri kendinden başka kişilerin pek savunmadığını iddia ediyor. Günümüze baktığımızda ise batıda bu görüşlerin filizlendiğini ve Orta Çağ Hristiyanlığının destekçisi birçok grup olduğunu görüyoruz. Bunlar öncelikle modern dünyaya karşılar. Bu sebeple modern bilime de karşılar. Doğal olarak modern tıpa da karşılar. Sonuç olarak tedavi yöntemlerine ve ilaçlara karşılar. En son olarak da aşı karşıtlığı şeklinde şu an gündemimize giriyorlar. Daha doğrusu bizim ülkemizde olay biraz tersten geliyor. Batıdan hangi kaynaktan geldiği belirsiz argümanlarla önce aşılardan birine karşıtlık başlıyor. Sonrasında işin içine girdikçe tüm aşılara karşıtlık başlıyor. Sonra ilaçlar ve modern tıp derken süreç tersten ilerliyor. Yani batı inandığı değerler üzerinden bir hareket alanı oluştururken bizim ülkemizde hareket alanından başlayan süreç inanışa dönüşmeye başlıyor.

Ne yazık ki ülkemizde konuşup tartıştığımız konular hep sonuç itibariyle tartışılıyor. Bu görüşlerin kökenine pek inmiyoruz. O yüzden batı kaynaklarını okuduğumuzda her gün tartıştığımız konuların kökenini ve felsefesini anlama fırsatı buluyoruz.

Rönesans, Reform ve Sanayi Devriminin oluşturduğu modern batı hayatı bizi her yönden kuşatmışken, umarım kurtuluşu tekrar batının yöntem ve esaslarında aramayıp “KENDİMİZ” olarak kurtuluş yollarını ararız.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar