Bir Nasip İşi
Yıllardır sayısız yere yolculuğa çıkmışızdır hepimiz. Bu bazen bir şehir, bazen bir ülke, bazen bir insanın kalbi. Bana sorsanız ben hep bir kalbe giden o yolculuğu ve en çok da bu yolculukları sevdim. Çünkü her insan keşfedilmeyi bekleyen bir Kutup Yıldızıydı.
Her yolculuk yapmak istediğim, uğramaya niyet ettiğim kalbe de öylece “Ben geldim” diye giremezdim. O kalbe dokunmak, o yolculuğa başlayabilmek için sayısız istasyonda bekledim, bekledim.
Bazen tam vaktiydi girmenin, ev sahibinin gözlerinden belliydi razı geldiği. Bir selam ile girdiğim bu evlerde doyumsuz sohbetler ettim. Bazen çayına, bazen sofrasına konuk oldum. Yeri geldi girdiğim bu kalplerde yaramaz bir çocuk oldum, bazen kırk yıllık bir kahve dostu.
Ama bunların ötesinde öyle bir yolculuk vardı ki yıllardır yolunu gözlediğim, öylesine istediğim. Ama bu yolculuğa bilet alabilmek dahi nasip olmamıştı. İşte dönüp dolaşacağımız yer nasibimiz kadardı vesselam.
“…Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz” 2/216