Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıbba (GETAT) Giriş
2014 yılının Ekim ayında yayımlanan "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği" ile birlikte GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) yöntemleri kurumsal bir zemine oturmuştur. Yönetmeliğin amacı; GETAT yöntemlerini belirlemek, bu yöntemleri uygulayacak kişilerin eğitim ve yetkisini düzenlemek, yöntemlerin uygulanacağı sağlık kuruluşlarının koşullarını belirlemektir.
Ben de bu yazımda size bu yöntemler hakkında kısa ve öz bilgiler vermek istiyorum. Öncelikle, yönetmelikte on beş tane GETAT yöntemi yer almaktadır. İlk bakışta bu yöntemlerin tamamı geleneksel olarak uygulanmış, çok eski zamanlardan beri uygulanagelmiş yöntemler olarak düşünülebilir ama öyle değil. Bir kısmı öyle olmakla beraber bir kısmı nispeten yeni bulunmuş, modern tıbba “tamamlayıcı” olarak hizmet eden yöntemlerdir. Şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz. 14 Mart 1827 tarihinde “Tıbhane-i Âmire ve Cerrahhane-i Âmire” ismindeki okulun kurulması ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bu on beş yöntemin sekiz tanesi bu tarihlerde bulunmuş “tamamlayıcı” yöntemlerdir, tarihi 1800’lü yıllardan daha eski değildir. Bir yöntem 1500-1800 tarihleri arasında bulunmuş, popüler hale gelmesi 1900’lü yıllarda olmuştur. Kalan altı yöntem ise kökeni eskilere dayanan, asırlardır uygulanan “geleneksel” yöntemlerdir.
Bu yöntemleri tek cümleyle, en eski yöntemden en yeniye sıralayarak özetlemek istiyorum.
Kupa terapisi (hacamat); vücudun belli yerlerinde, ciltte yüzeysel çizikler oluşturup kupa ile vakumlayarak cilt altındaki interstisyel (hücreler arası) sıvının damardan çıkan kanla birlikte dışarı alınması işlemi olup, aynı zamanda da Peygamber Efendimiz’in ﷺ sünnet-i seniyyesindendir.
Akupunktur, geleneksel olarak belirlenmiş olan belirli noktalara ince iğnelerin batırılması suretiyle, organlarla bağlantılı olduğu düşünülen meridyen sistemini aktive ederek tedavi ettiği düşünülen kadîm bir yöntemdir.
Sülük tedavisi (hirudoterapi), Hirudo medicinalis ve Hirudo verbana türlerindeki sülüklerin cilt üzerine bırakılması ve sülüğün keskin dişleriyle cildi delip bir yandan kanı vücuduna çekerken bir yandan içerdiği yüz yirmi kadar farklı biyoaktif maddenin de vücut içerisine salgılanmasıyla uygulanan geleneksel bir tedavi yöntemidir.
Fitoterapi, bitkileri ya da bitkilerden elde edilen ekstraktların hastalıkların tedavisinde kullanıldığı kadîm bir yöntemdir.
Refleksoloji; el, kulak ve özellikle de ayaklardaki belli bölgelere masaj yapılmasıyla, ilişkili olduğu düşünülen organdaki sorunun düzeltilmesi amaçlanan bir çeşit masaj yöntemidir.
Müzik terapi; sadece sevilen bir müziğin dinlenmesi şeklinde değil, hastalığın çeşidine ve hastanın durumuna göre bir enstrümanın çalınmasıyla veyahut müzik türü, enstrümanı, makamı, ritmi, müziğin alçalıcı ya da yükselici natürde oluşu, volümü ve daha başka çeşitli hususlar göz önüne alınarak bir nevi majistral ilaç hazırlar gibi bir reçetenin yazılmasıyla oluşturulan müziğin dinlenilmesi ile yapılan terapidir.
Larva terapisi ya da Magot Debridman Tedavisi, 1500’lü yıllarda bulunmuş olsa da I. Dünya Savaşı sırasında bir ortopedi cerrahının uygulaması ile popüler hale gelmiş, başta yumuşak doku yaralarının tedavisi olmak üzere çok çeşitli cilt hastalıklarında bir sinek türünün larvalarının cilt üzerinde birkaç gün tutulmasıyla hasarlı dokuları temizleyen nispeten yeni bir tedavi yöntemidir.
Homeopati, “Benzer benzeri tedavi eder.” temel ilkesinden hareketle, hastalığa neden olan maddeyi suyun içinde defalarca kez seyrettikten sonra, hatta o kadar ki biyokimyasal ölçüm cihazlarının “Bu sıvı içinde herhangi bir madde tespit edilemedi.” diyeceği kadar seyreltilmiş sıvının insana verilmesiyle tedavilerin yapıldığı, ilginç bir tedavi yöntemidir.
Ozon terapi; üç oksijen atomundan oluşan ozon molekülünün çeşitli yollardan vücuda verilmesiyle birlikte, kontrollü bir oksidatif stres oluşturup farklı inflamatuar yolların tetiklenmesi yoluyla ve daha başka yollarla da etki gösteren bir yöntemdir.
Hipnoz; kişinin kendi isteğiyle, istekli olduğu bir konuda, doktorunun telkinleriyle uyku ve uyanıklık arası bir bilinç seviyesine girerek, bedeninin ve ruhunun telkinler yoluyla ikna edilmesine dayanan halk arasında meşhur fakat tedavi edici özellikleri pek bilinmeyen bir yöntemdir.
Osteopati; kayropraktik yöntemi gibi omurga sağlığına son derece önem verirken, buna ek olarak diğer kas ve eklemleri de işin içine katarak bütüncül bir tıp sistemi içerisinde, daha geniş yelpazede hastalıklara çözüm üretmeye çalışan bir manuel tıp yöntemidir.
Apiterapi; arı ürünlerinin (bal, polen, propolis, arı zehiri vs.) tedavide kullanıldığı doğal tedavi yöntemidir. (2019 yılında İstanbul’da düzenlenen II. Uluslararası GETAT kongresinin konusu “Apiterapi” idi.)
Kayropraktik, elle tedavi anlamına gelmekte olup, omurganın bozulmuş şeklini çeşitli el manipülasyonları ile düzeltmeyi amaçlayan, genellikle kas iskelet hastalıkları ve nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bir manuel terapi yöntemidir.
Proloterapi; hasarlanmış ama yeteri iyileşme sağlanamamış bağların (tendon, ligament vs.) içine irritan bir maddenin (sıklıkla hipertonik dekstroz) enjeksiyonu ile akut bir inflamasyon oluşturarak fibrozis ile iyileşme sağlanmasını hedefleyen efektif bir tedavi yöntemidir.
Son olarak mezoterapi, çeşitli biyoaktif maddelerin ince iğnelerle cildin dermis tabakasına enjekte edilmesiyle, genel olarak kozmetik amaçlarla uygulanan bir yöntemdir.