Gölgesizler
Mavinin parmaklarında boğulan kızıllığın
Penceremden taşıyordu seyrelmiş solukları.
Sokaklar her zamankinden daha tenha
Gölgeler her zamankinden daha sitemkâr
Bakışlar her zamankinden daha ketum…
Suskunluğumdan damıttığım mefhumlar
Kaçarken yakalandı ıslak bir kâğıda
Geceden artan karanlık bir mürekkebin
Uzayan saçlarında
Yaşamaktan yargılanan birkaç satır
İnfaz edildiler.
Önce yazdıklarım, sonra yazacaklarım
Ve yaşadıklarım ve yaşayacaklarım
Bir bavula sığdırılmaya çalışıldı.
Bir kaplumbağa değildim ki evini sırtında taşıyan
Gittim sandılarsa da hiç varamadım
Zira gölgem feshetti ruhumla olan biatini
Boyun eğmedi dayatmalara, ihtarlara
Haklıydı, yeğlenemezdi vazgeçmek.
Birilerinin tercihini benimmiş gibi yaftalayan illet
Var olmayı yok etmeye zimmetli sanan zihniyet
Ensemdeki soğuk namluya yastık diyen cüret
Ağulanmış elleriyle şifacı cübbesi giyen ceset
Tebessümünü demleyeceğim senin
Cesaretim galip gelecek ürkek gidişlere
Şansı varsa bedenim yoksa ruhum
Akrebi ölmüş bir saatin tam on ikisinde
Yeniden doğacak batanların üzerine.