Hekimlik ve Doktorluk Üzerine MukayeseHekimlik ve Doktorluk Üzerine Mukayese

Hekimlik ve Doktorluk Üzerine Mukayese

Günlük hayatta aynı anlamda sandığımız ve fütursuzca kullandığımız o kadar çok kavram var ki bu, meramımızı anlatırken bizi sığ bir dili kullanmaya mecbur etmektedir. Sıkça birbiri yerine kullanılan ama kavramsal derinliğiyle birbirinden farklı olan kavramlardan ikisi hekimlik ve doktorluktur. 

İlk olarak "doktor" kavramını irdeleyecek olursak, kökeni, Latince‘de "öğretmek" anlamına gelen "docere" fiilinden türemiştir. Yani “doktor” aslında “öğretmen” demek. Ama günümüz itibariyle “Doktor” esasen herhangi bir akademik dalda "doktora" derecesine sahip kişilere verilen bir unvandır. Yani “tıp fakültesi” mezunu olanlara mahsus bir sıfat değildir. 

Hekimlik kavramına baktığımızdaysa Arapçada "h-k-m" kökünden gelen "hüküm" kelimesinden türemiştir. Aynı kökten; hakim, hakem ve hikmet kelimeleri de gelmektedir. Bu bağlamda hekimlik yalnızca teknik tıp ilmine vakıf olmanın da ötesinde bazı meziyetlere sahip olmayı da gerekli kılar. Bu, insana, tabiata ve tüm kainata bakışını ilgilendiren bir şeydir. Nitekim Kadim Yunan filozoflarının ve ilk İslam alimlerinin de tıp ilmiyle iştigal etmesi bunu destekleyecek mahiyettedir. Hekim, hikmet sahibi olmalıdır. Hikmet ise baktığı her yerde yaratanın işaretlerini müşahede etmektir. Zira hekim bilir ki tüm mahlukatta Hâlık’ın varlığına dair deliller vardır. O baktığı her yerde; bu ister bir hastalık olsun, ister bir anatomik yapı, isterse bir mikroorganizma olsun, her yer de işaretleri görmeye vakıf olmalıdır. 

Hekim, hastaya ve hastalığa bakışıyla da doktordan ayrılır. O, hastalığa yalnızca giderilmesi gereken bir bozukluk, insana da bozulan ve tamir edilmesi gereken bir mekanizma gibi bakmaz. Bunun da ötesinde, insanın alem-i asgar olduğunun, eşref-i mahlukat olduğunun her daim farkında olup, eylemlerini bu farkındalıkla gerçekleştirmelidir. Ve mevzuya-hastalığa yaklaşımı, kader-i ilahinin tecellisi olduğunu bilip, hastaya ona göre telkinlerde bulunmalıdır. Hastalık kimisi için musibetken kimisi için de nimet olabilmektedir. Nitekim Hz. Ali (r.a.) Efendimizin de buyurduğu gibi, “Kişiyi Allaha yaklaştıran şey nimet, uzaklaştıran şey musibettir”. Hekim tüm bunların farkında olmak mecburiyetindedir. Şifayı verenin yalnızca Allah olduğunu, kendisinin de o şifayı aramak ve bulmakla memur olduğunu bilmelidir. 

Sonuç olarak, hekimliğin bu kadar ulvi bir vazife olduğunu göz önüne aldığımızda, bir doktor için "hekim" sıfatını kullanmamız pek zor olacaktır. Her hekim doktordur ama her doktor hekim olamaz. Zira "Hekimlik şahitliktir!".

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar