Hulusi Behçet Kimdir?Hulusi Behçet Kimdir?

Hulusi Behçet Kimdir?

Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889'da Osmanlı İstanbul'unda dünyaya gelmiştir. Zor bir çocukluk geçiren Behçet, küçük yaşta annesini kaybetmiş ve büyükannesi tarafından büyütülmüştür. Maarif müdürü olan babası Ahmed Behçet Bey’in görevi nedeniyle Beyrut Fransız Okulu ve Beşiktaş Rüştiyesinde ortaöğretimini tamamlamıştır. Bu esnada aldığı eğitimler ile Almanca ve Fransızcayı çok iyi bir şekilde öğrenen Behçet ayrıca Latinceyi de bilmektedir.

Tıp eğitimini Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde almış ve 1914 Temmuz’a kadar Gülhane Dermatoloji Kliniğinde Eşref Ruşen, Talat Çamlı ve bakteriyolog Reşat Rıza hocaların yanında asistan olarak çalışmıştır.

I. Dünya Savaşı sırasında Edirne Askeri Hastanesinde dermatoloji uzmanı olarak çalışmış, savaştan sonra ise kendisini geliştirmek için önce Budapeşte’ye sonra da Berlin’e gitmiştir. 1919 Ekim’de yurda dönüş yapmıştır.

1923’te Hasköy Zührevi Hastalıklar Hastanesi Başhekimi olmuş, bu görevi 6 ay kadar icra ettikten sonra Gureba Hastanesi dermatoloji uzmanlığına nakledilmiştir. 1933 senesinde yapılan üniversite ıslahatında İstanbul Tıp Fakültesi Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniği’ne profesör olarak atanmış ve Türk akademisinde bu unvanı alan ilk kişi olmuştur. 1939’da ise kendisine Ordinaryüs Profesör unvanı verilmiştir.

Mesleğinin ilk senelerinden itibaren dermatoloji konusunda başarılı bir bilim adamı olmuş ve birçok ulusal ve uluslararası kongreye makaleleriyle katılmış ve saygın bilimsel dergilerde makalesi yayınlanmıştır.

Çalışmalarını özellikle yurt dışında tanıtmaya özen gösteren Hulusi Behçet, bütün bunlara ek olarak gelecek kuşakların eğitimine katkı sunmak için çok sayıda makaleyi Türkçeye çevirmiştir. Alman patolog Prof. Philipp Schwartz onun için kurduğu şu cümleler ibretliktir: “Behçet dünya çapında ünlü bir bilim insanı ama Türkiye'de değil. O her zaman yurt dışında buluşlarını tanıtıyor; bunun için onu Türkiye’de bulamıyorsunuz.”

Hulusi Behçet dermatolojide birçok konuyu olabildiğince incelemiş ve çalışmalar yapmıştır. Gureba Hastanesinde görev yaptığı sırada “şark çıbanı” üzerine çalışmalarını başlatmış ve bu hastalığın bir belirtisi olan “çivi” belirtisini tanımlamasıyla akademide dikkatleri üzerine çekmiştir.

Yine o sıralarda arpa uyuzları ve incir dermatitleri üzerine birçok çalışma yapmış ve bu çalışmaları hem uluslararası hem de ulusal camiada ilgiyle karşılanmıştır. Ancak kendisine asıl ününü kazandıran çalışmasına henüz sıra gelmemiştir.

Hulusi Behçet; 21, 7 ve 3 yıl süreyle gözlemlediği üç hastada ağız ve genital bölgede aftöz belirtiler, gözde de çeşitli bulgular bulunduğunu saptar ve bunun yeni bir hastalık olduğunu düşünür. Bu düşüncelerini 1936 yılında “Ağız ve Tenasül Uzuvlarında Husüle Gelen Aftöz Tegayyürlerle Aynı Zamanda Gözde Görülen Virütik Olması Muhtemel Teşevvüşler Üzerine Mülahazalar ve Mihraki İntan Hakkında Şüphele” adıyla yayınlar. Bu çalışmasını aynı yıl içinde Paris’te bir Dermatoloji toplantısında sunar. Hemen ertesi sene konuyla ilgili yayınladığı daha detaylı bir makaleden sonra dünyanın farklı yerlerinden bu hastalığın bildirileri gelir. Özellikle Avrupalı bilim insanları böyle bir hastalığın varlığına karar verirler. Ancak bazı dermatologlar bu yeni hastalığı ısrarla inkâr eder ve bu semptomların Pemfigus, Ulkus Vulva Akutum, Dermatomiyozit, Neumann’ın Aftozisi, Eritema Eksudativum Multiforme ve benzerlerine ait olduğunu iddia ederler. Ancak sonrasında dünyanın her yerinden gelen bazı yeni olgularla beraber herkes bu belirtilerin yeni bir hastalık olduğunu kabul etmek zorunda kalır. 1947 yılında Uluslararası Cenevre Tıp Kongresinde yapılan bir öneriyle Hulusi Behçet’in bu buluşu “Morbus Behçet” olarak adlandırılmıştır.

Hulusi Behçet’in entelektüel kişiliği, araştırmaya ve yazmaya olan aşkı biz günümüz hekimlerine örnek niteliği taşımaktadır. Bize ve bütün insanlığa bıraktığı çalışmalarıyla beraber kendisini hayırla yâd ediyoruz.

Kaynaklar
Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar