Ne’den ziyade, Nasıl?
Mezun olup doktor unvanını almama sayılı günler kalmışken insan düşünüyor tabi, “ne olacağım” diye. Kabiliyetim, isteğim, bilgim ve motivasyonum çerçevesinde bir uzmanlık branşı ya da bunlara alternatif bir yolu seçerek “bir şey olmayı” seçmek...
Bazen stajlar sırasında bir hocayı görüp “İşte, ben bu hoca gibi üniversitede profesör olup şu, şu ameliyatları çok iyi yapmak istiyorum ve öğrencilere ders vermek istiyorum.” diyebiliyoruz sıklıkla. Benim de böyle düşüncelerim oldu. Şimdi düşünüyorum da acaba şu an ben, aradaki “sıkıntılı süreçleri” atlamış olarak o hocanın yerine geçmiş olsam mutlu olur muydum? “Hah evet, istediğim tam da buydu” der miydim? Garip bir şekilde bu sorularımın cevabı bir türlü “evet” olmadı. Nedense böyle bir empati yaptığımda kendimi mutlu hissedemiyorum. Hâlbuki “onun gibi olmak” istediğimi sanıyordum.
Bu örnekten ve yaşadığım bazı tecrübelerden yola çıkarak, “ne’den ziyade, nasıl” sorusunun cevabının daha kıymetli olduğu kanısına varıyorum. Tabii “ne olduğumuz” da kıymetsiz değil. Fakat kıymetli gözüken “ne”, güzel bir “nasıl” ile süslenmezse kıymetten düşüyor.
Biz tıp hayatımız boyunca “ne”lerden bahsediyor, “ne”leri hayal ediyoruz. Fakat biraz düşününce benim yapmam gereken şeyin, sadece ve sadece “ne” yapmayı istediğime karar vermek olmadığını anladım. Beni huzurlu kılacak şeyin; güzel bir “nasıl”ı gerçekleştirebileceğim, bana uygun olan “ne”yi seçmek olduğuna karar verdim.
Hocanın yerinde olmanın beni mutlu etmeyişini şimdi anlıyorum. Hocanın yerinde olmak “güzel bir ne” idi. Fakat güzel “nasıllar”ı atlayarak elde ettiğim “güzel bir ne” beni mutlu etmiyorsa, beni mutlu edecek, huzurlu kılacak şeyin süreçte gizli olduğu muhakkak. “Ne”ye olan kilitlenmiş hedefimi aşıp, “güzel nasıl”lara ulaşmak için de çaba sarf etmem gerektiğini anladım.
Benim bu süreçte “nasıl”dan anladığım şey öncelikle yapılan mesleğin hakkının verilmesidir. Bunun için de başta şunun farkına varmalıyız ki, bizim işimiz insanladır. Bundan dolayı mesleğin hakkını verebilmek insanı tanımak ve insana insanca davranabilmekle başlıyor, insanlığımızı kaybetmeden doktorluğumuzu icra edebilmekle devam ediyor. Bununla birlikte korumakla yükümlü olduğumuz ve biz onu korudukça onun da bizi koruduğu, düşündükçe mutlu olduğumuz ve mutlu oldukça mutlu ettiğimiz huzurlu bir aile; birbirimize Hakk’ı hatırlattığımız, yanlarında huzur bulduğumuz güzel arkadaşlar, benim hayalini kurduğum “nasıl”ın bel kemiğini oluşturmakta.
Mesleklerimize, “iyi ki” diyeceğiniz “nasıl”larla veda etmemiz temennimle...