Kur'an'a Göre FaizKur'an'a Göre Faiz

Kur'an'a Göre Faiz

Bu yazımızda faizi konuşacağız. Faizin nasıl bir sistem olduğunu, nasıl felaketlere yol açtığını, açabileceği üzerinde kafa yoracağız. Bu konuyu incelerken İslam’ın birincil temel kaynağı Kur’an üzerinden değerlendirmelerde bulunacağız.

Borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla yahut borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyıp bu süreye karşılık onu fazlalıkla geri almaya faiz denir. Faiz, haksız kazanç yöntemlerinden biridir ve İslam dininde kesin bir dille yasaklanmıştır.

Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Zaten alışveriş de faiz gibidir" demelerindendir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kime Rabb'inden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir, onlar orada temelli kalacaklardır. 
| Bakara/275

Faiz sistemi zengini zenginleştirmeye, fakiri fakirleştirmeye yönelik bir düzen içerisindedir. Borç alan bir insan ödemesini ne kadar geciktirirse ödemesi gereken miktar o kadar artar. Borcunu ödeyecek miktarda parası dahi olmayan bir insan için borcundan fazla miktarda parayı ödemek daha çok zorluklar getirecektir hâliyle. Zaman ilerledikçe borcu katlanarak artmaya başlar. Borcunu ödemek için başka bir kaynaktan borç alır ve bu çıkmaz döngü içinde sürüklenmeye başlar. Bu süreç içerisinde borç veren kimse hiçbir zahmette bulunmaksızın eline geçecek para artmaktadır. İslam’ın alın teriyle elde edilen gelire verdiği değer, haksız gelire karşı tutunduğu tavır aşikârken faiz içeren sistem ile İslam sistemi taban tabana zıt bir haldedirler. Hatta Kur’an-ı Kerim’de faizden sakınmayanların Allah’a ve Peygamberine savaş açtığı belirtilir:

Ey İnananlar! Allah'tan sakının, inanmışsanız, faizden arta kalmış hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tövbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa uğramamış olursunuz.
| Bakara/278-279

İnsanlar olarak bizler gelecekte başımıza neler gelecek, ne tür hadiselerle karşılaşacağız bilemeyiz. Oysa her şeyi bilen ve gören, sonsuz bir kudrete sahip olan Allah(c.c) şu anda veyahut gelecekte nelerle karşılaşacağımızı şüphesiz bilmektedir. Bize fazladan elde ettiğimiz ufak gelirler hoş gelebilir, fakat bu gelirin bizim için faydalı mı zararlı mı olacağını bilemeyiz. Cebimizdeki paranın miktarıyla kaderimizi değiştiremeyiz, kaderimizden kaçamayız. Nefsimize hoş gelen ve görünürde hiç zararı yokmuş gibi görünen bir şey nice felaketlere uğramamıza sebep olabilir.

Eğer bir insan sadece kendi çıkarlarını yaşayarak bir hayat geçirirse gaflete kapılır, Allah’ı da unutur, ahireti de. Çünkü çalışması bu dünyaya yöneliktir onun. Hep daha fazlası peşindedir. Bitmek tükenmek bilmeyen bir hırsla hiç ölmeyecekmişçesine dünyevi bir hayat sürer. Oysaki bu dünya gelip geçicidir. Böyle bir düzende yoksullar, yetimler ve yolda kalmış olanlar kimsenin umurunda değildir. Kimse düşünmez onları, yoksul-zengin arasındaki sınıf farkı günbegün artar, artmaya devam eder. Oysa İslam dininde buna yer yoktur. İslam dininde infak, sadaka, zekât gibi kavramlar vardır. Bu kavramlar Müslümanların elindekilerden fedakârlık etmesini teşvik eden, zorunlu kılan kavramlardır. Bir Müslüman elinde ne varsa bir miktarını infak etmeli, sadaka olarak vermelidir. 1/40’ını zekât olarak vermesi ise farzdır. Müslüman kişi, Allah’ın hesabındaki sevap hanesine cüzdanındaki miktardan daha fazla değer verir. Çünkü sonsuz bir hayatın varlığına ve o sonsuz hayatta göreceği muamelenin bu dünyada yapacağı iyiliklere bağlı olduğunun farkındadır. Nitekim Allah (c.c.) kendi katında faizin bir artış sebebi olmadığını, bu artış sebebinin zekât olduğunu söylemektedir:

İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz her hangi bir faiz Allah katında artmaz; fakat Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka (zekat) böyle değildir. İşte onlar sevaplarını kat kat artıranlardır.
| Rum/39

Hal böyleyken biz Müslümanlara faizin zerre miktarından dahi sakınmak düşer. Fakat ne yazık ki günümüz toplumunda bu zillet o kadar yaygın bir hale gelmiş bir durumda ki ibadetlerinde devamlı olanların hatta camilerimizde imamlık yapanların bile göz ardı edebileceği bir hal almıştır. Sözlerimi faiz gerçeğini unutmadan ve hassas bir tavırla kılı kırk yararak yaşamamız gerektiğini söyleyerek tamamlıyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar