Medya ve ŞiddetMedya ve Şiddet
Görsel: unsplash.com

Medya ve Şiddet

İyilikler paylaşıldıkça arttığı gibi kötülükler de paylaşıldıkça artar. İyi kimselere ulaşan herhangi bir iyilik haberi oldukça mutluluk verici olup kendilerini daha fazla iyi olmaya teşvik ederken kötü kimseler dahi iyilik haberlerinden olumlu yönde etkilenebilirler; ya kötülüklerinin farkına varıp pişmanlık hissederler ya da sinirlenerek çaresiz ve güçsüz hissedebilirler. Kötü haberlerin yayılması ise iyi kimseleri oldukça menfi etkiler; üzülürler, çaresiz hissederler, sinirlenirler. Kimileri tevekkül ederek çözüm bulmaya gayret eder, kimileri ise ümitsizlik batağına saplanıp köşesine çekilir, bir grupsa ortamı terk etmeyi tercih eder. Kötü kimseler ise kendilerinden birilerinin varlığıyla mutluluk duyar ve kendileri de kötülük yapmak için şevke gelirler. Yapılan kötülüğü ölçüp biçer ve kendisi de ona benzer veya ondan daha kötü bir şey yapmayı tasarlar. Kısacası paylaşılan çoğalmaya meyyaldir.

Kitle iletişim araçları, ana haber bültenleri bazı haberleri sanki kasıtlı yapıyorlar gibi geliyor bana. Ne kadar kötü olduğumuzu, kötülüğün nasıl kol gezdiğini, sokakta korkarak gezmemiz gerektiğini sanki zihnimizin derinliklerine işlemek istiyorlar. Mercek altına aldıkları olaylar hep kötü olaylar olduğundan, merceğin çerçevesinin dışında kalan iyilikler maalesef görülememektedir ve bu da kötülüğün paylaşılıp iyiliğin hasır altı edilmesine olanak sağlayarak bir yukarıdaki paragrafta ifade ettiğimiz gibi toplumsal bir kötülük zincirine, kötülüğün çözülmesine, üzüntüye, gerginliğe, sinirliliğe, çaresiz hissetmeye, terk-i diyarın vuku bulmasına sebep olmaktadır.

İnsanlara haber ulaştırmayı kendine ilke edinmiş ve esasında asıl görevinin insanlara önemli gelişmeleri duyurmak olan kitle iletişim araçlarının artık edilgen değil de etken olduğu, insanların onları haber almak için kullandığı değil, bilakis onların istedikleri yönde insanları etkilemek adına bir şeyler sunduğu gerçeği ayan beyan ortadadır. Bir zaman ülkemizde şehit haberleri sürekli gündemdedir, ağlayan anne babalar ekranlarda boy gösterir ve televizyonlardan acı dolu sesler yükselir. Bir zaman kadına şiddet ve kadın cinayeti, bazen hayvana eziyet, bazen sokak köpeği terörü ve şimdilerde de doktora şiddet oldukça revaçta olan, reyting kazandıran haberlerdendir. Tüm bu acı, şiddet, üzüntü dolu olaylar ve ölümler, tam da insanlar yemek yerken veya çay içip bir şeyler atıştırırken, hiç değilse koltuğunda yaslanmışken anlatılır. Karşısındaki dörtgen kutuda ağlayanları çay içerken seyreden ve ancak kısa süreliğine üzülüp tüh vah eden ve cıkcıklayarak tepkisini veren insanın kötü haberlere duyarlılığının ne derece olabileceği kolaylıkla tahmin edilebilir.

İzleyenleri duyarsızlaştırırken, toplumu menfi yönde etkilerken canileri de teşvik eder bu haberler. “Seni Emine Bulut’tan beter ederim” diyen insan aşağısını hiç şüphesiz cinayet haberleri desteklemiştir. Sokakta samuray kılıcıyla öldürülen bir kadın haberinden sonra ne kadınların ve ne de erkeklerin sokakta güvenli yürümesini bekleyemeyiz. Okul çıkışı evine dönen küçük bir çocuğun köpekler tarafından saldırıya uğrayıp bazen öldüğü, çoğunlukla yüksek acı çekerek yaralandığı haberini yaydıktan sonra hangi çocuk, hangi anne baba rahat edebilir ki?

Hastane kapılarını yumruklayan dengesizlerin, tekmelenen kapıların ardında can korkusuyla çaresizce bekleyen sağlık çalışanlarının, kendisini iyileştirmesi için gittiği doktorları yaralayanların, hastaneleri basan cahil agresif topluluğun görüntülerinin yayılmasıyla bir doktorun şehit edilmesi, doktorların ve öğrencilerin artık Türkiye’de tıptan soğuyup yurt dışına gitme istekleri, bir intörn hanımın yaklaşan kalabalığı görüp korkarak masanın altına saklanması birbirleriyle oldukça –ve belki de sebep sonuç– ilişkilidir zira kötülüklerin yayılması yeni ve daha kötü kötülükler doğurmaktadır. Öte yandan tüm bu
haberlerden sonra hala “…ama bazı doktorlar da…”, “…ben kendime hakim oldum, olamayan dövüyor/öldürüyor işte…”, “…sonra doktorlar şiddet görüyor bilmem ne…” cümlelerinin kurulabiliyor olması insanlığımızı yitirdiğimizi ve toplumsal olarak iyiden iyiye dibe çöküşümüzü gösterirken tüm bu haberlerin ne kadar işlevsiz olduğunu ve kötüye hizmet ettiğini de ortaya koyar.

Tüm bunlara “Haberimiz oluyor, dikkat ediyoruz.” veya “Duyuluyor ve böylece çözüme yaklaşılıyor.” gibi itirazlar tabii gelebilir ancak ben katılmıyorum. Haberimiz olduğu için moralimiz dibe düşüyor, isteksiz ve mutsuz bir şekilde hayatımıza devam ediyoruz. Hiçbir şekilde çözüme kavuşmuyor. Ölen öldüğüyle, ağlayan ağladığıyla, sinirlenen siniriyle, terk eden gidişiyle kalıyor ve yeni yetimler, öksüzler, acıdan ciyaklayan hayvanlar, köpekten kaçarken ya bacağını kaptıran ya da geçmekte olan aracın çarptığı minikler, “daha beter ederim”in nesnesi masum merhum maktüller, “ama bazıları da” tanımlamalı kaşı gözü patlamış doktorlar, “bir başkası olsa”daki sinirine hakim olamayan iradesiz zavallı özneler ve niceleri haber kanallarını süslemeye devam ediyor. Pek nadiren de olsa, dış görünüşe göre artık pelte haline gelmiş ve zaten doğumuyla nadide, gelişimiyle güzide hukuk sistemimizin sosyal medya baskısıyla bir iki şeyler yaptığını görüyoruz ama bir zengin, bir milletvekili değiliz hiçbirimiz tabii ki; adalet veya güçlünün istediği herhangi bir adalet türü bir türlü sağlanamıyor. Demiyorum ki bunların haberi yapılmasın. İstiyorum ki habercilikte denge başat unsur olsun. Salt ve sürekli kötülük ve acı yüklemesine artık son verilsin. 

Ben ümitliyim. Karanlıklar çoktur ancak aydınlık bir tanedir ve buna rağmen üstündür. Karanlıkların adedi milyarlar da olsa bir zerrecik aydınlık, ışık olmaya yetecektir. İnşallah sorunlar çözülecek, iyilikler çoğalacak ve kötüler cezalandırılacaktır. Bu, kulağa ütopik geliyor ancak her işin başı inanç ve istektir. Kilometreler bir adımla başlar ve ötekiyle biter. Bizim burada inancımız Allah’adır ve isteğimizi da ondan istemekteyiz. Bize düşen görevse mütevekkil olma gereği, çalışıp çaba göstermektir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Sen de bir yorum yaz
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak.

En Çok Okunanlar

01




02




03




04




05




Sizin İçin Seçtiklerimiz






Tıbbiyeli Dergi















Son Yorumlar