Müjdeler Olsun Gariplere
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk/2)
“İslam garip başladı, garip başladığı gibi garipliği geri gelecektir. Gariplere müjdeler olsun.” (Müslim, İman, 65/372)
Kardeşlerim! Yeryüzünde insanlığın ömrünü düşünürsek Âdem aleyhisselam’dan bu zamana kadar belki binlerce belki de milyonlarca yıl geçmiştir. Bu zaman dilimi insanı biraz tefekküre yönlendirir; acaba neden Allah (C.C.) Kur’an-ı Kerim’de çok az sayıda geçmiş̧ zamanki kıssalardan ya da 124.000 peygamber gönderdiği halde neden sadece 25 tanesini ismen ve bunların sadece yarısının kıssalarını zikretmiştir? Cevap aslında çok açık; çünkü bu az sayıdaki kıssalar Müslümanca yaşamak için hiç̧ şüphesiz yeterlidir ve de biz burada Kur’an’ın mucizelerinden birini idrak ederiz. Ama kendimize bir soralım; bu kıssalardan kaçını biliyoruz? Hiç̧ ders alıp hayatımıza tatbik ettik mi? Cevaplar ne yazık ki çok üzücü. Allah (C.C.) Yusuf suresinde “And olsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.” (Yusuf/111) buyuruyorken biz neden ibret almıyoruz veya almak istemiyoruz?
Gelin birlikte Kur’an-ı Kerim’de zikredilen bir kıssadan bahsedelim.
Allah (C.C.) cumartesi adamlarından bahsediyor: Yahudilere cumartesi günü hariç̧ istedikleri gün balık tutmak helal kılındı. Ama onlar haddi aştı ve akıllarınca Allah’ı (haşa!) kandırmaya çalıştılar ve birtakım yöntemlerle cumartesi günü balık tuttular ve Allaha isyan etmiş̧ oldular. Müslüman bir grup onları uyarmaya çalıştı ise de onlar duymazdan geldiler. Allah (C.C.) Araf suresinde buyuruyor ki: “Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık. Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla yakaladık. Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara "aşağılık maymunlar olun" dedik.” (A’raf/ )165-166 Müslüman kardeşlerim! Allah ve Resulü yalan söylemeyi ve aldatmayı şiddetle yasaklamıştır. Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “...Bizi aldatan, bizden değildir.” (M283 Müslim, Îmân, 164). Günümüzü düşünürsek bizler de bir imtihan içerisindeyiz. Korona virüsünden dolayı bütün dünya maalesef uzaktan eğitime geçti, bildiğiniz gibi. Gelin birlikte bahsettiğim ayetlerden ders çıkarmak için biraz düşünelim.
Allah (C.C.) bize her gün dilediğimiz zaman ders çalışmayı helal kıldı. Hatta dinimizde ilim öğrenmek şiddetle tavsiye edildi. Allah Resulü (S.A.V.) buyurdu ki: “İlim talep etmek/öğrenmek her Müslümana farzdır.” (ibn Mace, mukaddime, 17). Ama ilmi helal yoldan elde etmemiz gerekir. Mesela bir sınav günü sınav saati notlara bakmak, yani kopya çekmek, haramdır kardeşlerim. Ama günümüzde, ne yazık ki, kardeşlerimiz sınav saati ders notlarını adeta cumartesi adamlarının cumartesi günündeki balıkları sürü halinde görmeleri gibi görüyorlar. Allah (C.C.) o saatte notlara bakmayı haram kıldığı halde cevapları o kaynaklardan elde edip yazıyorlar ve hocalarını aldatıp ihanet ediyorlar. Cevabı haram yoldan elde edip hocalarına “Ben bu sorunun cevabını biliyorum.” diye yalan söylüyorlar ve hak etmedikleri puanları alıyorlar. Onlarca veya yüzlerce insandan daha yüksek not alıp hepsinin hakkına giriyor ve ömür boyu kazanacakları kazançlarını tehlikeye sokuyorlar. Belki de yüksek notun çok da önemli olmadığı bir bolümde kendilerine haram yoldan zaman kazandırıp TUS’a, KPSS’ye veya başka sınavlara çalışıyorlar.
Yazık!... Biz ne hale geldik! Müslümanlar olarak ne hale geldik! Hani ders çalışırken Allah yolunda cihad ediyorduk. Ne oldu da ilk fırsatta okçular tepesini terk ettik? Ne oldu da arkamıza bile dönmeden kaçıp gittik? Ne oldu da hemen beyaz bayrağı salladık? Bu ahlaksızlık bir Müslümana yakışır mı?
Gelin bir de birçok kişinin dilinde olan bazı bahaneleri inceleyelim.
Birincisi: “Herkes kopya çekiyor”.
Öncelikle herkes kopya çekmiyor, kardeşim. Müslüman kardeşlerimiz arasında adeta Allah’ın Ahzab suresinde “Müminlerden öyle yiğitler vardır ki Allah’a verdikleri sözde durdular” (Ahzab/23) buyurduğu gibi nice yiğitler var. Her gün vitir namazında, kunut duasında “Nimetlerini inkâr eden ve sana karşı geleni bırakırız” diye dua ederiz ama ne dediğimizi anlarız ne de dediğimiz gibi davranırız.
Öte yandan herkesin günahı işlemesi o günahı helal kılmıyor, Müslüman kardeşim. Toplumumuzda zinanın ne kadar yaygınlaştığını biliyoruz, bu durum zinayı helal kılar mı? En’am suresinde Allah (C.C.) “Eğer yeryüzündeki (insan)ların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başkasına uymazlar ve (bundan dolayı da) onlar, ancak yalan yanlış̧ söylerler.” (En’am/116) buyurdu.
İkincisi: “Puanlar önemli değil, zaten geçecek kadar çalıştım”.
Doğru söylemiyorsun kardeşim. Eğer geçecek kadar çalıştıysan neden kopya çekme ihtiyacı duydun?
Üçüncüsü: “Zaten hocalar da biliyor”.
Hocanın bilmesi bu günahın hükmünü değiştirir mi kardeşim? Ne yazık ki toplumumuz İslam’dan öyle uzaklaştı ki Hasan Basri hazretlerinin “Siz sahabeleri görseydiniz deli sanırdınız; onlar sizi görseydi "Bunlar Mümin değil" derlerdi” sözü akla geliyor.
Öyle hale geldik ki kopya çekmekten haya bile etmiyoruz artık. Kimileri beraber topluca günaha karışıyor, kimileri de gülerek ve eğlenerek arkadaşlarına nasıl kopya çektiklerinden bahsediyor ya da kendi rezilliklerini sıradan bir şey gibi algılansın diye herkese pervasızca anlatıyorlar. Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellemin "Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç̧." (Buharî, Edeb 60) hadis-i şerifini bilmiyorlar ne yazık ki.
Neden kopya çekenlerin birçoğu bundan önce hocalarının karşısında çekmiyordu? Allah (C.C.) şöyle buyurdu: “(Onlar) insanlardan (korkup, utanıp kötü islerini) gizlerler de Allah’tan (utanıp) gizlemezler (eğer korksalardı vazgeçerlerdi).” (Nisa/108) Normal eğitime dönüldüğünde kopya çekenler hocalarının karsısında yine çekmeye devam edebilecekler mi? Yoksa Allah’tan ziyade hocalarından mı korkuyorlar?
“Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?” (Nuh/ 13)
Bu rahatlıktan vazgeçmek ve nefisimize karşı gelmek zor, değil mi? “Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, «Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık» diye kendilerini helak edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor.” (Tevbe/42) Sözleriyle veya amelleriyle “Olsun biz nasıl olsa ilerde tövbe ederiz, olur biter” diyenler de var maalesef. Kardeşlerim! Allah (C.C.) buyuruyor ki “De ki: “Ey nefislerine karşı (günah işleyip) aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah (şirk koşan ve inkâr edenler dışında, dilediği kimseler için) bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” (Zümer/53). Ama aynı zamanda Allah (C.C.) Nisa suresinde “Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yoksa, (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kafir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.” (Nisa/17-18) buyuruyor.
Bildiğiniz gibi firavun bile ölüm gelip çattığında “Ben, İsrailoğulları’nın inandığından başka hiçbir ilah olmadığına inandım, artık ben (O’na) teslim olanlardanım.” (Yûnus/90) dedi ama Allah devamında “Şimdi mi (iman ettin)! Halbuki daha önce isyan etmiş̧ ve bozgunculardan olmuştun.” (Yûnus/91) buyurdu.
Kardeşlerim gelin fırsat varken ilerde pişman olmamak için tövbe edelim, bu ahlaksızlıktan kurtulalım ve insanların haklarına girmeyelim. Çünkü Allah bize İbrahim suresinde haber veriyor, şeytan ahiret gününde “İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrahim/22) diyecektir.
Bizler Müslümanlar olarak herkese örnek olmamız gerekir. Mümin yalana yanaşmayan insandır, bileği ve kalemi güçlü insandır. Zihnindeki ile kalemi aynı olan insandır. Mümin para çalmadığı gibi soru da çalmaz. Müslümanlık, “Dünyada bu günahı işlemeyen tek kişi bile kalsam yine de Allah’a isyan etmem.” demektir. Şayet kendimizi bu ahlaksızlıktan kurtaramazsak sabah akşam İslam’ı tebliğ etmemizin ne faydası var? Allah Ra’d suresinde buyuruyor ki: “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu asla değiştirmez.” (Ra’d/11)