Psikolojik Şiddet Olarak Mobbing Nedir, Ne Değildir?
Ülkemizde, özellikle sağlık çalışanları arasında, son yıllarda giderek daha sık kullanılan bir terim olan “mobbing” hakkında bir yazı yazmam istendiğinde açıkçası bu kadar zorlanacağımı tahmin etmemiştim. Hemen her doktor intiharından sonra duymaya alışık hale geldiğimiz; tıbbi, psikolojik, hukuki, sosyal açıdan karşılığı olan ve sıklıkla yanlış kullanılan "mobbing" terimini birkaç açıdan özetlemeye, kafa karıştırmadan önemli noktalarını belirtmeye ve en önemlisi sıklıkla psikiyatri ile ilişkilendirilen, psikiyatrik bir terim olduğu düşünülen mobbingi asıl bağlamına oturtmaya çalışacağım.
1. Mobbing nedir?
İngilizcede illegal işlere meyilli ve şiddet uygulayan kalabalık veya çete anlamına gelen “mob” sözcüğünden türeyen “mobbing” psikolojik şiddet, kuşatma, topluca saldırma, rahatsız etme veya sıkıntı verme anlamına gelmekte.
Terim olarak ise “mobbing”; işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanabilir.
Mobbingi salt bireysel bir olgu olarak ele almak doğru olmasa gerekir. İçinde bulunduğumuz dönemin politik ve ekonomik şartları, kapitalist kâr anlayışı, rekabetçi iş ortamı ve artan işsizlik nedeniyle çalışanların değersiz görülmesi mobbinge zemin hazırlayan unsurlar olarak görülebilir.
Mobbingin bazı meslek gruplarında daha sık olduğu söylenebilir. Pek çoğumuzun da tahmin edebileceği üzere yapılan çalışmalarda sağlık çalışanlarının mobbinge daha fazla maruz kaldığı gösterilmiş durumda.
Çalışanı yeterince çaba göstermemekle suçlamak, aşağılamak, işyeri imkanlarından faydalandırmamak, aşırı iş yüklemek, görevi ile ilgili olmayan iş yüklemek, basit ve az görev vermek gibi davranışlar mobbing kavramı içerisinde ele alınabilecek uygulamalardan bazıları. Ancak burada unutulmaması gereken önemli bir nokta var:
2. Karşılaşılan her olumsuz davranış mobbing değildir.
İş yerinde karşılaşılan kötü davranışın mobbing olarak değerlendirilmesi için tanımda da belirtildiği şekliyle sistematik ve kasıtlı olması, süreklilik arz etmesi, pasifize etme, yıldırma veya işten uzaklaştırmayı amaçlaması gerekir. Bu özellikleri taşımayan davranışlar ve ayrıca stresten veya iş yoğunluğundan kaynaklı süreklilik arz etmeyen olumsuz tutum, davranış, çatışma ve tartışmalar da mobbing olarak değerlendirilmez.
Ülkemizde yeterince tanınan bir olgu olmaması, tanımında dahi belirsizliklere yol açıyor gibi gözükmekte. Maruz kalınan bir kötü uygulamanın hangi durumlarda iş yoğunluğundan kaynaklanıyor olduğu, hangi durumda mobbing olarak değerlendirilmesi gerektiği farklı hukuki-sosyal sonuçlara sebep olabileceği nedeniyle doğru karar verilmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkmakta.
3. Mobbing hukuki karşılığı olan bir terimdir.
Türk hukuk mevzuatında mobbing direkt olarak yer alan bir kavram olmasa da dolaylı olarak hukukçular tarafından değerlendirilen bir terim. Son zamanlarda artan sayıda davaya konu olmakta ve işe iade, manevi tazminat gibi mobbing mağdurları lehine sonuçlanan davalar bulunmaktadır.
4. Mobbing psikiyatrik bir tanı, psikiyatrik bir terim değildir.
Psikolojik şiddet olarak tanımlanıyor olsa da mobbingin varlığı & yokluğu, boyutu, etkisi & sonucu gibi hususlar tek başına psikiyatri hekimi tarafından değerlendirilebilecek hususlar değildir. Toplumda sıklıkla karşılaşılan “psikiyatristten mobbing raporu alma” düşüncesinin gerçek hayatta bir karşılığı bulunmamaktadır.
Psikolojik bir şiddet olarak mobbing elbette ki travmatik boyutuyla ve ciddi bir stres faktörü olması nedeniyle pek çok psikiyatrik şikâyetin ortaya çıkması için, psikiyatrik hastalık tabloları gelişmesi için önemli bir risk faktörü olarak düşünülebilir ancak tanı kılavuzlarında ve psikiyatri kitaplarında “mobbing mağduru” gibi bir tanı bulunmamaktadır.
Karşılaşılan şiddetin büyüklüğüne ve mağdurun psikolojik sağlığına bağlı olarak uyku bozukluklarından öfke kontrol problemine, depresif duygu durumundan konversif şikayetlere, alkol ve madde kullanımından panik benzeri tablolara kadar çeşitli semptomlar mobbing mağdurlarında görülebiliyor olsa da günün sonunda kişiye tarif ettiği şikayetleri ve yapılan muayenesi neticesinde uygun psikiyatrik hastalık tanısı (majör depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu, uyum bozukluğu, konversif bozukluk vb. gibi) konarak tedavisi düzenlenmektedir. Burada biraz detay da olsa unutulmaması gereken önemli bir durum da hemen hemen tüm psikiyatrik hastalıkların tek bir nedene bağlanamayacağı, genel itibariyle genetik yatkınlık zemininde yaşamsal olaylarla tetiklenen kronik olma eğilimi gösteren hastalıklar olduğudur. Mobbing mağduru birisinde ortaya çıkan depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu veya bir başka psikiyatrik hastalığın direkt olarak karşılaştığı mobbinge bağlı olarak ortaya çıkıp çıkmadığı, hukuki açıdan ifade edecek olursak mobbing ile psikiyatrik hastalık arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hakkında karar vermek psikiyatrik açıdan imkansıza yakın bir durumdur. Mobbing ile ilgili bir davada mağdurun direkt olarak mobbing nedeniyle psikiyatrik açıdan etkilenmiş olduğunun hekim tarafından rapor edilmesi halinde davanın seyrinin değişebilecek olması bu hususun önemini arttırmakta; aynı zamanda suistimal edilmesi ihtimalini de ortaya çıkarmaktadır. Burada doktor olarak hastaya talep ettiği tıbbi yardımı sunarken görevimizin doktorluktan ibaret olduğunu, “hâkim”, “savcı” veya “avukat” olarak herhangi bir sorumluluğumuzun olmadığını ve objektif tıbbi değerlendirmeden ayrılmamamız gerektiğini unutmamamızdır.
5. Mobbing mağduru da olabiliriz, uygulayıcısı da.
Mobbing mağdurlarına, işyerinde mobbing uygulayan kişiye itiraz etmek, işyerinde zorbaca davranışlara, tacize uğradığını tanıklarla saptamak, verilen talimatları yazılı olarak belgelemek, maruz kalınan tacizi belgeli olarak yetkililere ya da üst yöneticilere iletmek, gereğinde arkadaşlarla paylaşmak ve profesyonel yardım almak -her ne kadar zor olsa da- önerilen durumlardır.
Sağlık çalışanları olarak mobbing riskinin fazla olduğu ortamlarda çalışmak zorunda olduğumuz düşünüldüğünde o ortamda mobbing uygulayıcılarının da bizim gibi sağlık çalışanları olduğunu unutmamamız gerekir. Ayrıca mobbing sanıldığının aksine sadece yukarıdan aşağıya yani “üst”ten “ast”a değil, aynı zamanda aşağıdan yukarıya veya eşitler arasında da olabilir.
Kendimizi hep mobbing mağduru adayı olarak görüyor olsak da süreç içerisinde mobbing uygulayıcısı olmaktan kendimizi korumamız gerekir. Özellikle uzmanlık eğitimi sırasında -genel olarak cerrahi branşlarda- daha fazla olmak üzere yaşamak durumunda kaldığımız kıdemler arası ilişkinin ast üst ilişkisinden çıkıp ezen ezilen ilişkisine dönmesinin engellenmesi, iş ortamında iş birliği çerçevesinde rollerin belirginleşmesi, ekip çalışmasının ana çalışma prensibi olarak belirlenmesi, yetki ve yeteneğe göre iş dağılımının yapılması mobbingin önlenmesi için yapılabilecek temel uygulamalardır. Konuyu en temelinde bir kul hakkı problemi olarak görmeli, Peygamber efendimizin (S.A.V.) Sahih-i Müslim’de geçen “Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse Allah’a ve âhirete inanırken ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisine nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın.” Hadisi çerçevesinde hareket etmemiz gerekmektedir.