Ramazan Bildirimlerimiz

Kabul etmiyorum.

Ramazanlarımızın bulandırılmasını kabul etmiyorum. Geleneksel Ramazan eğlencelerimiz zaten afet olarak yıllar önce peyda olmuş ve işgal edilmiş zihinlerde yaşayan bizlerin, ülkemiz Müslümanlarının hayatında yer etmiştir. Garip iftar buluşmaları, sazlı sözlü eğlenceler, güldürüler.. Sektör haline gelen bu ayın her ne kadar İslami temelli olsa da bu haliyle kapitalizmin teknesinde yüzdüğü aşikar.

İşin bir de diğer kısmı var. “Haydi Ramazan'da tarım öğrenelim.” “Bilmem kimler Ramazan'da her şu günde çay tadında sohbetlerle bizimle?” “Ramazan'da yeşil müziğin abisi konserlerle bizimle.” liste uzar gider. Zihinlerde ve yüreklerde haklı olabilecek itirazları kabul ediyorum. Ancak Ramazanımızın –elimizden değil artık- yüreğimizden söküp alınma uğraşlarına, ihtimallerine tahammül edemiyorum.

Her anı bitcoinden değerli olan bu ayda Rabbimizle aramıza giren herhangi bir şey kanıma dokunuyor. Zaten çok meraklı olduğum tarımı Ramazan dışında da öğrenebilirim. Bu günah, yasak, haram vs. demek değil. Neden şimdi demek, neden tam da bu ayda!

Gençlerin ve nesillerin heyecanını çaldığını düşündüğüm yeşil müzik, sünnette kendine nereden nasıl bir yol buldu da belediyelerin turnelerine, TV’lerin mikrofonlarına çıkar oldu? Hüküm koymak değil gayem. Neden bu ay? Aynı kişi ve kurumlar Ramazan dışında neredeler? Neden bu ve türevlerinin katılımcısı artarken yatsı ve teravih namazının cemaati azalıyor?

Ramazan kendimizi ve Rabbimizi bildiğimiz aydı hani; Rabbimize yaklaşacaktık, O’na yönelecektik... Kapatalım artık bildirimlerimizi bu ay. Kur’an ile O’na münacaat edelim.

Selam ve dua ile...